2 Kasım 2014 Pazar

Homunculus: Kadın olmadan spermle bebek yaratma tekniği

Latince insancık,  küçük insan anlamındaki kelime  1400'lü yılarda Paracelsus tarafından ortaya atılmış bir kuramdır. Bu kurama göre spermin içinde tamamen gelişmiş fakat çok küçük boyutlarda bir insan vardır. Cinsel birleşme ile bu insancık anneye geçer, orada büyür ve doğar. O çağda bazı simyacılar anne olmadan sadece spermle çocuk büyütmenin yollarını aramışlardır ve büyük ortaçağ hekimi Paracelsus, o çağın simyacıları arasında pek yaygın bir konu olan insan yapma konusunda hatırı sayılır ayrıntıda bir tarif vermektedir bize:

"Bir adamın menisini kırk gün boyunca çürümüş at gübresi ile birlikte hava geçirmez biçimde mühürlenmiş bir şişenin içinde çürümeye bırakın. Ve gözle kolayca görülebilecek bir biçimde yaşamaya, hareket etmeye ve kımıldamaya başlayıncaya kadar orada tutun. Bu zaman süresinden sonra, bir ölçüde insan gibi olacak, ama saydam ve vücutsuz olacaktır. Eğer bundan sonra, her gün dikkatle ve özenle insan kanı ile beslenir ve kırk gün daha at gübresinin ısısında tutulmaya devam edilirse, belli bir sürenin sonunda hakiki ve yaşayan bir bebek haline gelecektir. Bu bebeğin bir kadından doğmuş bir bebekte bulunan tüm organları vardır, ama daha küçüktürler. Buna Homunculus adı verilir. Artık geriye onun büyük bir dikkat ve itinayla eğitilmesi, zeka belirtileri ortaya çıkana kadar bu eğitiminsürdürülmesi kalmaktadır."

Günümüzde ise bu kavram anatomide kullanılmaktadır. Motor ve duysal sinir sonlanmalarının çokluğuna göre çizlimiş bir insan resmidir. Beynin içinde bedenin haritasını çıkarmak için kullanılır. Kişisel deneyimler, kültürel belirlenimler ve psikolojik etkenlerle birlikte beden imgesini oluşturur. En basit deyimle, beyinde nesneleri ve olayları algılayıp kararları verdiği düşünülen küçük insan, içimizdeki insan.

Organların büyüklüğü sinir sonlanmalarının sayısıyla doğru orantılıdır. Buna göre dudakcinsel organgöz ve el gibi daha hassas olan beden kısımları daha büyük beyin bölgeleriyle temsil edilir. Kol, bacak ve sırt gibi daha az duyarlı olan beden kısımlarımızın beyindeki bölgeleri daha küçüktür. Araştırmaları hala sürdüren bilim adamları her Homunculus’un elbette ki farklılıklar göstereceğini soyluyor tıpkı insanlardaki gibi. Yaralanma, sakatlanma, kişisel donanımlara göre Homunculus’un organları büyür veya küçülür.  Gözleri görmeyen bir insanın beyninde işaret parmağının yerinin daha büyük bir yer kapladığı, solak insanların sol ellerinin daha büyük bir yer kapladığı aşikârdır. 50'li yıllara kıyasla ellerin ve parmakların Homunculus figüründe daha az abartılı, buna karşın dudak ve baş daha büyük yapılıyor. Ayrıca cinsel organlarda 50’li yıllardan daha büyük bir yer kaplıyor beynimizde.

Homunculus’un erkek olmasına gelince, bilim adamları kadınlar ve erkekler üzerinde çalışmalarına rağmen kadınlara ait verilerin beyindeki bölgelerinin yerlerinin eksik kalması sebebiyle  -örn; meme- erkek figürde karar kılmışlar. Yakın bir zamanda onların da keşfedileceği tahmin ediliyor.


Kanadalı bir nöroloji cerrahı bu bilgilerden yola çıkarak bir figür yaratınca 1950'de ilk duyusal Homunculus ortaya çıkmıştır. Homunculus şimdi gerçek boyutlarıyla Nürnberg deneme müzesinde sergilenmektedir.
                                           



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder