Kalan eşyaları
sabah yerleştiririm diye düşünüp, gelişi güzel yerleştirilmiş kanepeye uzandı.
Yorgunluktan her yerinin ağrıdığını hissediyordu. Oldum olası sevmezdi bu
taşınma işlerini. İlk birkaç gün çok yorulacaktı, ama yeni evi ona yeni bir
hayatın başlangıcını da getirecekti. Uykusuzluğa ve yorgunluğa yenik düşen göz
kapakları yavaş yavaş kapanırken, uykulu gözlerle etrafı süzdü, kalan eşyaları
yerleştireceği yerleri zihninde tasarlamaya başladı.
Sabaha karşı
ani bir irkinti ile uyandı. Uyku ile uyanıklık arası gördüğü bir düş mü, yoksa
gerçek miydi seçemediği bir dokunuş okşuyordu ayaklarını. Gene o geldi, diye
geçirdi içinden. Bu onun dokunuşlarıydı, biliyordu. Hep böyle olur olmaz
zamanlarda, ansızın geliyordu. İzin almadan, hoşlanıp hoşlanmayacağını sormadan
geliyor ve başlıyordu bedenine dokunmaya. Bu sefer ayaklarından başlamıştı ve
yavaş yavaş yukarılara doğru çıktığını hissediyordu. Öylesine yorgun ve
uykusuzdu ki, karşı koymaya yetecek gücü
bulamıyordu kendinde. Soğuk nefesi
vücudunda dolaşırken tepkisiz bir şekilde kendini tamamen onun ellerine bıraktı.
Evet, şimdi yukarılara doğru çıkıyordu, kasıklarındaydı tam da. Dokunmadık
hiçbir yerini bırakmıyor, her tarafını yalayarak geçiyordu adeta. Göbeğinden göğsüne
doğru süzülürken, üşüme benzeri bir ürpertiyle sarsılarak derin derin nefes
almaya başladı. Aldığı her nefeste göğüs kafesi inip kalkıyor, her inip
kalkışta onun nefesini göğsünde daha belirgin bir şekilde hissediyordu.
Göğsünde
ustaca gezinirken, kendini iyice kaptırdı bu dokunuşlara. İlk başlarda ürperti
veren bu dokunuşlar artık hoşuna gidiyordu. Sevişme arzusu arttıkça artıyor,
onun dokunuşlarının yetmediğini düşünüp kendi vücudunu okşuyordu şehvetle.
Gözlerini kapatmış, bu soğuk sevişmeye teslim olmuştu adeta. Boynundan
yukarılara doğru ilerlediğini hissettiğinde, dudaklarını araladı. Her nefeste
onu içine çekiyordu. Nefes borusundan ciğerlerine doğru ilerlerken, geçtiği her
yerin donduğunu hissetti. Birden” ne yapıyorum ben” dedi kendi kendine. Uykudan
açamadığı gözleri fal taşı gibi oldu bir anda. Hızla yattığı yerden kalkıp
etrafa şöyle bir göz attı. Açık kalan balkon kapısını fark ettiğinde” tahmin
etmeliydim buradan girdiğini” diyerek, kapıyı açık unuttuğu için kızdı kendi
kendine. Öfkeyle kapıya doğru gidip çarparak kapattı.
Yerine tekrar
uzanıp battaniyesine sımsıkı sarıldığında, hızla uzaklaşan uğultulu sesi geldi
kulaklarına. Gülümsedi, “kim bilir şimdi kime gidecek, kiminle sevişecek bu
soğuk rüzgâr” diye geçirdi içinden.
Biraz da gülelim :)
Biraz da gülelim :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder