13 Haziran 2016 Pazartesi

Sevgiliye...

Beni bilirsin sevgilim.

Dağınığım biraz, çokça unutkan, fena halde kırılgan, çözülmeyi bekleyen bir soru gibi karmaşık, sıkı sıkıya bağlanmış bir düğüm gibi zorum zaman zaman.
Düz yolda insanları ezip geçmektense, uçurum kenarlarındaki hakkaniyetli patikalarda düşmeyi göze alarak, merhametli yürüyüşleri severim. Sırça bir saraydır her insan benim için, ama kendimi hoyratça kırar dökerim.
Sabırla, gocunmadan, üşenmeden yazıya dökebilirim de kendimi, söze geldi mi susar, duygularımı ifade edemeyecek kadar acizleşirim.
Ne nizam, ne intizam vardır iç dünyamda. Çalkantılı sulardan korksam da, kendi içimde her gün dev dalgalarla mücadele ederim. Adını bilmediğim bir ot, her çeşit mikrop ve dahi her türlü mahlukatı gerekli görsem de hayat için, "ne gereğim vardı ki bu dünyaya geldim?" girizgahıyla dile gelmiş cümleleri severim.
Taşıyamayacağım sıfatlar yüklenince, altında ezilmemek, hayal kırıklığına uğratmamak için yükleyeni, sürüne sürüne gider, yıkılmam da, kendime çelme takmakta beis görmez, hayallerimi düz yolda tökezletirim.
Beni bilirsin sevgilim.
Değişkenim oldukça. Duygularım, düşüncelerim değişir sık sık. Gücüm de, güçsüzlüğüm de hayallerimin ötesindedir. Gücüm bitti dediğim yerde koşarak başlarım yaşamaya. Sakin adımlarla gezerken dünyayı, tıkanır, yığılır kalırım olduğum yere.

Yazdım, yazdım da anlayamadım, bilemedim kendimi. Sen anla, sen bil beni sevgilim.
Değişmeyecek bir kanun gibi bil beni.
Çünkü değişmeyecek bir kanun gibi seviyorum seni.
İyi ki seviyorum seni Mehmet Kamil

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder